“Kadınlarınız var!” mutlaka duyduk ve mutlaka bazı olayları olmadan önce hissetmeden, bazılarının ne yaptığını söylemeden tahminde bulunduk. Peki, neden biz kadınların hisleri bu kadar güçlü?
Bu sorunun cevabı için önce “Duygusal Zeka”nın nereli bir göz atmamız gerekiyor.
Duygusal Zeka Nedir?
Duygusal zeka , zeka, anlama, yönetme ve duygusal duygusal tepkilerini anlama yeteneği olarak geliştirilebilir. Bu kavram, 1995 yılında psikolog Daniel Goleman tarafından popüler hale getirildi. Duygusal zeka, geleneksel zeka ölçümlerinden farklı olarak, insanların sosyal etkileşimlerinde etkili olma yeteneklerini vurgular.
Duygusal Zekanın 5 Bileşeni:
- Duyguları Tanıma: Kendi başlarına doğru bir şekilde tanıma yeteneği. Bu, kişinin ne kadarını anlamasına ve bu bilgilerin isimlendirilmesine yardımcı olur.
- Duygusal Anlama: Kendilerinin ayrıntılarını yanı sıra ayrıntılarını anlama yeteneği. Empati kurma ve analitik bakış açısını anlama bu cihazın önemli bir parçasıdır.
- Duygusal Yönetim: Duygusal tepkileri etkili bir şekilde kontrol etme ve aktarma yeteneği. Stresle başa çıkma, duygusal dengeyi koruma ve olumlu bir zihinsel durumun sürdürülmesi bu kategoride yer alır.
- Duyguları İfade Etme: Duyguları açık ve etkili bir şekilde ifade etme yeteneği. Bu, değişken duygusal durumun ifade edilmesi, ifade etme ve iletişimde duygusal olmayı sağlama becerisini içerir.
- Duygusal İlişkileri Yönetme: İnsanlar arası ilişkileri kurma, sürdürme ve geliştirme becerisi. Bu, etkili iletişim, çatışma çatışma, işbirliği yapma ve başkalarıyla sağlıklı kurulum olanakları içerir.
Kadınlarda Duygusal Zeka
Yapılan birçok test sonucu sonuçları duygusal zekasının erkeklerin karşılaştırması daha yüksek olduğu ölçümlenmiştir. Kadınlar, büyümeyi daha iyi anlama, empati kurma ve duygusal bir bağ kurma konusunda genellikle daha yeteneklidir. Ancak kadınların toplumsal normları ve sosyal beklentileriyle daha fazla iç içe olmaları, duygusal ifadeye daha fazla vurgu yapmaları ve sosyal bağlantılara daha fazla önem vermeleriyle de ilişki içindedir.
Evet! Kadınlar gerçekten “Hisseder”!
Biz kadınların hisleri en fazla duygusal zekamızın bize sunduğu bir şekilde görülmekte. Hem kendi, hem çevremizdekilerin farklı anlaması, küçük jestleri ve mimiklerden çıkarım yapabilme becerimiz yüksek olduğu için bazı şeyler “içimize doğuyor”. Aslında içimize doğan o şeyleri dışarıdan uyaranlarımız algımız ve duygusal zekamız yoluyla nitelendirmek oluyor. Yani, hayatımızdaki kişinin bizi aldattığını hissettiğimiz için onun hal ve hareketlerindeki o minik farkları algılayabiliyoruz.
Kadın olmak onun biçiminde çok güzel değil mi?